Hayatımızı kolay
hale getiren bu flash bellekler
Güç kesintisinde
dahi içerdiği bilgileri kaybetmeyen ve tekrar tekrar yazılıp silinebilen bir
bellek çeşididir. Flash belleklerin yapısı RAM'lere, kullanımı Hard Disk'lere
benzer.
Flash bellek üzerine verilerin yazılması, RAM modüllerinin kullandığı yöntem yardımıyla gerçekleşir.
Flash belleklerin yapısı mekanik değildir; elektroniktir. İçerisinde hareket eden bir parça yoktur. Bu özelliklerinden dolayı bu tarz bellekler "solid-state" olarak, yani "durağan" olarak adlandırılırlar. Hareket eden parça olmamasından dolayı hassasiyet değerleri yüksek değildir ve özellikle mobil alanda kullanımları çok yaygındır. MP3 Player'larda, cep telefonlarında, el bilgisayarlarında, dijital fotoğraf makinalarında ve dijital görüntü aygıtlarında yaygınca kullanılırlar.
Flash bellekler, bir EEPROM çeşidi olarak adlandırılabilir. "Elektriksel olarak programlanabilen sadece okunabilen bellek" olarak çevirebileceğimiz EEPROM'ların üzerindeki veriler elektriksel yolla değiştirilebilir. Sadece okunabilir bellek denilmesinin sebebi, blgilerin kalıcı olmasından kaynaklanır. Klasik bellek yapılarından bilindiği üzere, flash bellekler de hücrelerden oluşur. Her hücrenin kendi transistörleri vardır. Bilgisayar otamında bilgiler 0 ve 1'lerden oluşur. 0'lar düşük voltaj, 1'ler ise yüksek voltaj anlamına gelir. Veri yazılmak istendiği anda, transistörlerin voltaj seviyeleri değiştirilerek bilgiler yazılır / silinir / yenilenir.
Flash belleklerin genel özelliklerini ise şöyle sıralayabiliriz:
- Ufak
boyut: Çeşidine göre, kredi kartının yarısı veya çeyrek büyüklüğünde
olabilir.
- Sessiz
- Hafif
- Hızlı
erişim
- Sağlam
yapı
RAM modüllerinde gördüğümüz hücreler ve bu hücrelerin oluşturduğu satır ve
sütunlar, Flash belleklerde de bulunur. Her bir hücrenin kendi transistörleri
vardır. Transistörlerin voltaj ile uyarılması ile "0" ve
"1" değerleri oluşur. Sonuçta her bir hücre "0" ya da
"1" değerleri ile doldurulur ve bu değerlerin birleşmesi ile de
veriler meydana gelir.Buraya kadar her şey standart RAM modüllerindekiyle
birebir aynıdır. Flash bellekleri standart RAM modüllerinden ayıran ise,
yazılan verilerin güç kesintisinde bile silinmemesi. Bilgisayarı kapattığınız
zaman, yani elektrik gücü kesildiğinde, RAM modülleri üzerindeki tüm veriler de
silinir. Bu yüzden standart bellek modülleri "Volatile" (uçucu)
terimi ile birlikte anılıyorlar. Flash belleklerde ise böyle bir durum söz
konusu değil. Herhangi bir elektrik kesintisinde bile Flash bellek üzerindeki
veriler silinmez. Bu verileri silmek ise tamamen kullanıcının kontrolündedir.
Bir disket üzerindeki verileri nasıl siliyorsak, Flash belleklerdeki veriler de
ancak o şekilde silinebilir. "Non-Volatile" terimi de verilerin
bellek üzerinde kalıcı olduğunu simgeler.
Verilerin güç kesintisi nedeniyle silinmemesi, Flash bellek teknolojisinin kullanım alanlarını belirleyen en önemli neden. Bugün Flash bellek teknolojisi ile üretilen bellek kartları ve USB bellekler, standart RAM modülleri gibi değil, küçük birer depolama ünitesi olarak görev yapıyorlar. Dijital fotoğraf makineleriyle çekilen fotoğraflar ya da MP3 çalarlarda dinlenen müzik dosyaları hep Flash bellekler üzerine yazılıyor. Hatta bu teknolojinin yardımıyla verilerin bir bilgisayardan diğerine taşınması da oldukça kolay. Sabit disk ile aralarındaki benzerlik de bu şekilde açıklanabilir.
Flash bellekler için verilebilecek en güzel örnek, kuşkusuz anakart üzerindeki BIOS yongası olacaktır. Anakart ve üzerindeki donanımların temel ayarlarından senkronizasyonuna kadar hemen her türlü veriyi barındıran BIOS, aslında küçük bir yazılımdır. Bu yazılım, yine anakart üzerinde yer alan Flash bellek yongasında (EEPROM) saklanır. EEPROM'un en büyük avantajı, içindeki bilgilerin (yani BIOS'un) güncellenmesine izin vermesidir. Ancak siz istemedikçe veriler silinmez ve değiştirilemez. Yani bilgisayarı kapattığınızda bile yazılım BIOS yongasından silinmez. Bu yongayı destekleyen küçük tablet pil ise sadece yaptığınız ayarların ve saat gibi temel fonksiyonların bıraktığınız gibi kalmasını sağlar. Temel BIOS yazılımı ise pil bitse bile bellek yongası üzerindeki varlığını sürdürecektir.
Verilerin güç kesintisi nedeniyle silinmemesi, Flash bellek teknolojisinin kullanım alanlarını belirleyen en önemli neden. Bugün Flash bellek teknolojisi ile üretilen bellek kartları ve USB bellekler, standart RAM modülleri gibi değil, küçük birer depolama ünitesi olarak görev yapıyorlar. Dijital fotoğraf makineleriyle çekilen fotoğraflar ya da MP3 çalarlarda dinlenen müzik dosyaları hep Flash bellekler üzerine yazılıyor. Hatta bu teknolojinin yardımıyla verilerin bir bilgisayardan diğerine taşınması da oldukça kolay. Sabit disk ile aralarındaki benzerlik de bu şekilde açıklanabilir.
Flash bellekler için verilebilecek en güzel örnek, kuşkusuz anakart üzerindeki BIOS yongası olacaktır. Anakart ve üzerindeki donanımların temel ayarlarından senkronizasyonuna kadar hemen her türlü veriyi barındıran BIOS, aslında küçük bir yazılımdır. Bu yazılım, yine anakart üzerinde yer alan Flash bellek yongasında (EEPROM) saklanır. EEPROM'un en büyük avantajı, içindeki bilgilerin (yani BIOS'un) güncellenmesine izin vermesidir. Ancak siz istemedikçe veriler silinmez ve değiştirilemez. Yani bilgisayarı kapattığınızda bile yazılım BIOS yongasından silinmez. Bu yongayı destekleyen küçük tablet pil ise sadece yaptığınız ayarların ve saat gibi temel fonksiyonların bıraktığınız gibi kalmasını sağlar. Temel BIOS yazılımı ise pil bitse bile bellek yongası üzerindeki varlığını sürdürecektir.
NOR ve NAND: iki
farklı Flash bellek teknolojisi
Flash bellek
teknolojisini iki farklı kategoride değerlendirmek mümkün. Bunlardan ilkine NOR
Flash bellek teknolojisi adı veriliyor. Cep telefonlarında, PCMCIA kartlarında
ve BIOS yongalarında kullanılan NOR Flash bellekler, verilerin yazılması ya da
silinmesi işlemini her bir hücre için tek tek gerçekleştiriyor. Bir hücre iki
farklı transistöre sahip ve bu transistörlere "Control Gate" ve
"Floating Gate" adı veriliyor. Bu transistörler birbirlerinden ince
bir oksit tabaka ile ayrılıyor. "Control Gate" üzerinde standart
olarak "1" değeri yer alıyor. Eğer bu transistöre her hangi bir
müdahale olmazsa, hücre "1" ile yükleniyor.
Hücreye "0" değerinin yazılması
ise, "Fowler Nordheim Tunneling" adı verilen işlem yardımıyla
gerçekleşiyor. Bu işlemde asıl görev "Floating Gate" isimli ikinci
transistöre ait. "Floating Gate" elektrik gücü ile uyarılıyor ve bazı
elektronlar iki transistör arasındaki oksit tabakaya sıçrıyor. Sıçrayan
elektron miktarı "Cell Sensor" isimli özel bir birim tarafından kontrol
ediliyor. Eğer oksit tabakaya aktarılan elektron miktarı toplam elektrik
gücünün yarısından fazlaysa, yüklenen değer "1" olarak kalıyor. Bu
değerin "0" olması ise, sıçrayan elektron miktarının yüzden 50'nin
altına düşmesine bağlı. "Floating Gate"e elektrik verilmesi her bir hücre
için ayrı ayrı gerçekleştiğinden, verilerin yazılması ve silinmesi de hücre
bazında gerçekleşmiş oluyor.
NAND ise, yeni nesil bellek kartlarında ve
USB belleklerde kullanılan; NOR Flash belleklere oranla biraz daha hızlı olan
teknolojiye verilen isim. Bu tip Flash belleklerin çalışma mantığı genel olarak
NOR ile aynı olsa da, verilerin yazılması ve silinmesi işlemi hücre bazında
gerçekleşmiyor. Bunun yerine, bellek üzerine veri yazılması için birçok
hücrenin bir araya gelerek oluşturdukları bloklar kullanılıyor. Hatta NAND
Flash belleklerde tek bir elektrik yükü ile tüm belleğin silinmesi bile mümkün.
Bu yüzden de NAND teknolojisi, NOR'a göre daha yüksek bir performansa sahip.
Ayrıca maliyetleri de NOR Flash belleklere oranla oldukça düşük. Ancak konu
rasgele erişim yeteneği olduğunda, NOR'un üstünlüğü tartışılmaz. Çünkü NAND
Flash bellekler istenen veriye ancak blok halinde ulaşabilirken, NOR Flash
bellekler tek bir byte'ı bile bulup işleyebiliyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder